Sayfalar

19 Şubat 2012 Pazar

Tüketim Toplumunun İdeolojisi ve Çocuklar



Günümüzün ergen dünyasını, bu dünyada geçerli olan''ergen kültürü'' nü  anlamaya çalışıyoruz. Çünkü bu yeni oluşumu anlayamazsak ''günümüz ergenleri' ile erişkinler arasındaki uzaklık daha da artacaktır. 
  
Yeni ''ergen kültürü'' nün özellikleri içindeki ''hedef seçememe'', ''geleceğini planlayamama' ''sorumluluk almak istememe'', ''kendini hiçbir  şeye zorunlu saymadan çevresini her şeye zorunlu sayma'', ''çaba harcamadan  elde etmek isteme'' gibi özellikleri nasıl açıklamalıyız? 


  
En önemli etkenler arasında ''sahip olma, elde etme ve kullanma'' ile bunları yapabilmek için ''çalışmak ve kazanmak gereği'' arasındaki bağı kopartan ''tüketim toplumu ideolojisi'' dir . Bu ideoloji, henüz çalışmayan  ve kazanmayan gençlere ''kredi kartı'' vermekte , ''cep 
telefonları olması'' nın normal olduğunu söylemekte, ''otomobil kullanarak özgürleşme'' yi  önermektedir. Gençler de bütün bunlar için yıllarca 
beklemek yerine, bütün  bunları sağlamanın anne babalarının görevi  olduğunu düşünmekte , bunların  ''kendi hakları olduğunu'' öne  sürmektedirler. 
  
Bizim yaşam kültürümüzün iki özelliği de''tüketim toplumunun ideolojisi'' 
ile buluşmaktadır. ''Çocukların aşırı  korunmasının ailenin görevi olduğu'' 
na ilişkin yaygın tutum ile ''çocuklarla gurur duyma isteği'' . Bu iki 
özellik de çocukların ''yaşam standartları' ' na ailelerin -kimi zaman- 
ekonomilerinin üstüne de çıksa destek vermelerini sağlayan bir tutum yaratmaktadır. 
  
 Anne babaların şu sözlerini çok sık duyuyoruz: 
   * Biz (ya da ben) çocuklarımız için yaşıyoruz. 
   * Ne yapıyorsak onlar için yapıyoruz. 
   * Biz çok sıkıntı çektik, onlar bu sıkıntıları  çekmesin istiyoruz. 
   * İlerde hayatın birçok haliyle karşılaşacaklar, bari  şimdi mutlu olsunlar. 
   * Mutlu bir çocukluk dönemleri olsun. 
   * Biz gençliğimizi yaşamadık, onlar doya doya yaşasınlar. 
   * Bizim yapamadıklarımı zı onların yapması bizi memnun ediyor. 
   * Her şeyleri var, neden çalışmadıklarını anlayamıyorum. 
   * Hiç sıkıntıya gelemiyorlar, istedikleri hemen olsun istiyorlar. 
   * Her istediğini yapıyoruz ama o bizim ne istediğimize aldırmıyor bile. 
   * Çok iyi çocuktur, ama arkadaşlarına uyuyor. 
   * Aklına hiç kötülük getirmez, ne söylense inanır. 
   * Böyle giderse nasıl yapacak bilmiyorum. 
  
Bu sözlerin hepsi de birbiriyle bağlantılıdır.Bu sözlerin oluşturduğu merdiven basamak basamak çıkılmaktadır.Sonuç ta erişilen yer de hiç kimsenin düşünmediği, hiç kimsenin istemediği bir yer olmaktadır. 
  
Neden? 
  
Çocuklarımızı hayatımızın ortağı değil,refahımızın ortağı yapıyoruz da ondan. 
Neden ''hayatlarınızı çocuklarınıza adıyorsunuz?' Neden ''çocuklarınız için 
yaşıyorsunuz?' 'Neden çocuklarınıza 'istemedikleri şeyleri vermek için bunca çaba harcıyorsunuz? 'Neden çocuklarınıza ''hak etmedikleri şeyleri elde etmeleri'' için yükümlülük duyuyorsunuz? Neden çocuklarınıza ''sorumluluk vermiyorsunuz? '' Şimdi almıyorlar, çünkü sorumluluk vermekte çok geç kaldınız. Neden çocuklarınızı, ''yaptıkları yanlışlıkların sonuçlarıyla karşılaştırmıyorsunuz? ''Bu durumda, çocuklar ve gençler ''ailelerin onları her koşulda koruyacağını'' biliyor.Çocuklar ve gençler, kendileri hiçbir şey yapmasa da,ailelerin onlar için her şeyi yapacaklarını öğreniyor. 
Çocuklar ve gençler, geleceklerinin aileleri Tarafından hazırlanacağına güveniyor. Onun için de kendine güvenmiyor, sorumluluk almıyor,kendisini hiçbir şey için zorlama gereğini duymuyor.Yapı lması gerekenler yapılmaz, yapılmaması Gerekenler yapılırsa sonuçlara neden şaşmalı? 
Lütfen, biraz düşünür müsünüz? 
  
Erdal Atabek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder